28 Nisan 2009 Salı

Kapkaradenize hoşgeldiniz...


Uzun otobüs yolculuğu sonlarına doğru ki genelde sabaha karşı otobüs durur tanıdık deniz kenarında.Millette o saate yakışmayan bir neşe bir hareketlilik...belli ki geldik, iyice yaklaştık...burası Vakfıkebir ekmeğinin olduğu fırın..otobüs durur ve millet iner..herkes elinde birkaç ekmekle biner otobüse yeniden..buram buram sıcak ekmek kokar..insanlar kıpır kıpır..çoğu yerine bile oturamaz..yolculuk devam eder…koyu Karadeniz solda kalır..yeşilin tonları,dik yamaçlar sağda..Karadenize özgü evler görülür tepelerde..bir Karadenizli olmalıdır insan bu kıpırtıyı duymak için içinde..gün ağarmıştır artık..
Yolculuğa başladığınız o donuk insanlar değillerdir artık… Adeta hepsi değişime uğramıştır… Kimi hayratlı kimi Of’ludur kimi Akçaabat’ta bekleyenlerinden sözeder kimi Çaykara’ya saat kaçta olacağını hesap eder.
Gençler daha bir ağırbaşlıdır. Henüz kalp atışlarını hızlandıramamıştır Karadeniz’in kokusu…
İnecekleri yere göre yolcular hazırlanır...bir telaşedir gider otobüste...Trabzon’a girilmiştir artık..terminalde kavuşma görüntüleri vardır..
Ganita gözükür... En kısa zamanda gelip burada çay içmenin hayalini kurarsınız... Artık gerçeğe dönüştürebileceğiniz bir hayaldir…
Deniz koyu yeşildir, koyu mavi, hep koyudur... Hırçındır… Kara-denizdir…
Gittikçe dikleşir yamaçlar… Çay bahçeleri görülüyor artık... İçeri girdiniz demektir…

0 "yorum yapmam icabetti" diyen.: