8 Temmuz 2009 Çarşamba

MABEL

Balonlu çiklet
Başına, üzerinde beyaz kırık çizgi desenli kırmızı bir fuları korsanbaşı bağlamış sütlü çikolata renkli kadının tek kulağında iri kırmızı bir halka küpe vardı. Baygın, alımlı, çekik gözleriyle uzakta bir yere veya birine bakan Mabel'in şahane kırmızı dudaklarından dalgın, bembeyaz bir gülüş akardı. Çıplak boynunda üç sıra inci kolye vardı, fakat matbaada bir renk ayrımı hatası olarak bunlar açık kahverengi basılmıştı.
Mabel, her aldığım çikletin üzerinde ne duruşunu, ne de gülüşünü değiştirirdi. Bana kızdığını, ya da bir şeye üzüldüğünü hiç görmemiştim. Yaz, kış, sabah, akşam bana alınan bütün Mabel çikletlerinin üstünde o hep gülümserdi.
Neşeli, sağlıklı, güzel bir genç kadındı Mabel. Yine de dikkatle bakınca gözlerinin derininde sakladığı hüznü görürdüm ve bu nedenle sık sık dikkatle bakmazdım gözlerine. Hüznün içindeki keyfi o zamanlar bile tanır, üstelik bundan hoşlanırdım, ama dokunaklı olduğunu gizleyemezdim... Hafif vanilya kokusu kadar bol şekerli tadı ve öbür çikletlerden daha büyük oluşu ama, ama en çok Mabel'in uzak, gizemli, biraz da beni ürküten imgesi... Sanırım beni en çok bunlar bağlıyordu Mabel çikletine. Daha okula başlamadan bana okumayı söktüren sözcük onun adıydı: MABEL!
(BUKET UZUNER / KUMRAL ADA MAVİ TUNA)

0 "yorum yapmam icabetti" diyen.: