21 Mayıs 2009 Perşembe

Acının Emzirdiği Şair...


Acılar emziriyor şairleri. Acıları özümsedikçe şairler daha çok kelimelere sarılıyorlar ve yaşamın en kırık ve melankolik yanlarını bir dizeye sığdırıyorlar. Acıları büyütüyor onları. Emdikçe yaralı memelerinden hayatın, okuyucunun göz pınarlarını harekete geçirecek ilhamlar dolaşıyor ruhlarının üzerinde…

Fürûğ Ferruhzâd’da derin acıların içerisinden gelerek kendi şiir patikasını oluşturmuş bir şair. Şiir onun için hep bir avuntu ve kaçış için mazeret olmuş. Babası bile şiirin onu ailesinden uzaklaştırdığını söylüyor. Sonraları biraz inziva, biraz huzur için yaptığı evlilikten olan evladını görememenin verdiği yakıcı acıyla tekrar şiirin merhametli kollarına bırakıyor kendini.

Artık göremediği evladı Kâmyâr’ın yerine Hüseyin diye bir çocuğu evlatlık olarak alıyor ama yine de oğlunun acısı damarlarını yakıp kavuruyor. Yıllar sonra biz de onun mısralarının arasına gömüldüğümüzde aynı acıyla karşılaşıp hüzünleniyoruz…

Keşke güz olsaydım
keşke güz olsaydım
keşke sessiz
hüzünlü
güz olsaydım
arzularımın yaprakları bir bir sararsa
güneşi gözlerimin
soğusaydı
*


*Şair'in Şule Yayınları tarafından basılan Bütün Şiirlerinin yer aldığı kitapta yer alan Kederkolik şiirinden alınmıştır.

1 "yorum yapmam icabetti" diyen.:

Audrey dedi ki...

"....Verandaya çıkıyorum ve hissediyorum parmaklarımla
Gergin cildini gecenin
Kimse takdim etmeyecek beni
Güneşe
Kimse götürmeyecek beni kırlangıçların şölenine
Uçmayı hayal eden kuş
Ölmek üzere...."